25 Ocak 2015
Dünyanın neresinde olursa olsun, sıkı ekonomik tedbirler alacağını, maaşlarda indirime gideceğini, vergileri arttıracağını söyleyen bir siyasetçinin seçmenden oy toplayabilmesi en azından çok zordur.
Öyle bir siyasetçi, öyle bir seçmen ve öyle bir ülke varsa da eğer, adresi kesinlikle Yunanistan değildir. Beş yıldır geçmişteki refah düzeyinin özlemini çekerek yaşayan Yunan halkı “kemeri daha da sıkacağız” diyene oy verebilecek kadar olgun bir toplum seviyesine ulaşmamıştır.
25 Ocak seçimleri öncesi ekonomik kriz mağdurlarına, dar gelirliye, emekliye, işsize “kemeri gevşeteceğiz” vaadinde bulunan tek siyasi parti vardı o da Radikal Sol Koalisyon (SYRİZA) idi.
Halk terazinin bir ucuna “kötüleri” koydu. Ülkeyi 40 yıldır ülkeyi yöneten ve bu krize de neden olan merkez sağcı Yeni Demokrasi ile sosyalist Pasok hükümetlerine öfkeyi. İktidar koltuklarında hep aynı simaları ya da o simaların çocuklarını ve yeğenlerini görmekten kaynaklanan bıkkınlığı.
Terazinin diğer ucunda “iyiler” vardı. “İ elpida erhete” yani “Umut geri dönüyor” sloganı ile oy isteyen SYRİZA’nın vaadleri, skandallara karışmamış, yozlaşmamış genç simalar. Kravat takmayan, blucin ile dolaşan, motosiklete binen, öncekilerden farklı söylemleri olan genç siyasetçiler.
Terazinin “iyiler” tarafı ağır bastı elbet. “Bir de bunları deneyelim” dedi halk ve SYRİZA iktidara geldi.
25 Şubat 2015
SYRİZA iktidarının ilk günlerinde Yunanistan için “devrim” sayılabilecek ilklere imza attı. Başbakan Aleksis Çipras ve birkaçı hariç bakanlar ilk kez dini değil, laik yemin verdiler. Atina’da, kriz döneminin “sembollerinden” sayılan Parlamento binası önündeki bariyerler kaldırıldı. Polis gösterilerde tabanca taşımamaya başladı.
Buna karşı,, iktidarının ilk günlerinde çok da aceleci davrandı. Zamana karşı nedensiz bir yarışa girdi sanki SYRİZA.
Daha kreditörler ile masaya oturmadan “Bildiklerini unutsunlar” ve “Avrupa’yı biz değiştireceğiz” tarzı söylemler. Hesaplandığında milyarlarca euro olan kemer gevşetme vaadleri sanki bir ayda yerine getirilecekmiş gibi açıklamalar.
SYRİZA sanki AB ve İMF’ye “Beyler, biz istediğimizi yapacağız. Sizler de her ayın 15’inde parayı göndermeyi ihmal etmeyin sakın ha” der gibiydi.
Avrupa ile atışmalar, kavgalar da gecikmedi. Hatta iddialara bakılırsa bir keresinde bir toplantıda ya yumruklar konuştu ya da konuşmalarına ramak kaldı.
SYRİZA iktidarda ilk ayını tamamladığında Avrupa’ya “Eski anlaşmalarını içeriğini unutalım. Yeni bir anlaşmanın önerilerini hazırlamam için bana 6 ay süre verin” dedi. Cevap “Eski anlaşmalar geçerli. Bu anlaşmaların maddelerini uygulaman için sana 4 ay süre” oldu.
25 Mart 2015
SYRİZA iktidarının ikinci ayı “semboller” ile uğraşmak ve Avrupa’ya hep “olmadı baştan” dedirten ekonomik reform paketleri sunmakla geçti. Ekonominin gidişatının denetleyen eski Troyka’nın (AB Komisyonu-Avrupa Merkez Bankası-İMF) adını “kurumlar” olarak değiştirmek, değerlendirme toplantılarının Atina yerine Brüksel’de yapılması, reform paketlerini kimin hazırlayacağı gibi aslında AB için detay olan işler ile uğraştı. Kreditörler “Tamam. Kabul. Bizim için önemli olan şu kadar sürede şu kadar gelir toplaman. Nereden bulacağın, kimden alacağın senin bileceğin iş” dediler Atina’ya.
“Ev kadınları, öğrenciler ve turistler gizli ajan gibi dükkanlara girip kasa fişleri verip verilmediğini tespit edecekler. Böylece daha fazla vergi toplayacağız” ya da “KDV kaybını önlemek için kasa fişlerindeki numaralar için her ay çekiliş yapacağız. Talihlilere ikramiye dağıtacağız” şeklinde “reform” önerileri Brüksel’e sadece komik geldi.
1 Nisan 2015
Yunanistan’da ekonomik durum krizin tavan vurduğu 2012’den de kötü. 2010’da başlayan ekonomik krizde tünelin ucunda bir türlü ışık görünmüyor. Borcun 320 milyar euro’yu geçtiği, halkın 5 yılda yaşam düzeyinin yüzde 25 kötüleştiği, işsizliğin yüzde 27’lerde seyrettiği, işsizler ordusunun 1.3 milyonu bulduğu, küçük büyük 250 bin işyerinin kapandığı, ekonomik kriz nedeniyle futbolda bile bir sezonda 2 takımın Süper Lig’den çekilmek zorunda kaldığı ülkenin bu durumdan nasıl çıkacağını bilen pek yok aslında.
Daha 11 yıl önce kimine göre 15, kimine göre 25 milyar euro harcayarak Atina’da Olimpiyat Oyunları düzenleyen Yunanistan, Nisan ayında IMF’ye ödemesi gereken 465 milyon euro’yu nasıl toplayacağını düşünüyor kara kara. Hazinede fareler cirit atıyor. Temerrüt senaryoları diz boyu.
Bu arada SYRİZA, seçim öncesi vaatlerinden ikisini gerçekleştirdi. Maliyeti 200 milyon euro olan fakirlere bedava elektrik ve sağlık hizmeti ile gıda ve kira yardımını öngören yasayı çıkarttı. Devlet sektöründen kovulan memurlardan ilk aşamada 3.300’unun de geri dönmesi için yasa da tamam.
SYRİZA ile Yunan halkı arasında iyi bir kimya oluştu. Halk “Nihayet bir hükümet Avrupalılar ile müzakere yapıyor. Talimatlara uymuyor. Her şeye evet demiyor. Kaybettiğimiz prestiji yeniden kazanıyor” görüşünde. Kamuoyu araştırmaları SYRİZA’nın iktidarda olduğu 66 günde daha da güçlendiğinde birleşiyor.
Yunanistan’a 1 Ocak 1981’de AB üyesi oldu. Geçen 34 yılda Avrupa’da Yunanistan’a karşı bu kadar antipati olduğu başka bir dönem hatırlamıyorum. Buna karşı, aynı sürede Yunanistan’da SYRİZA’ya duyulan sempatinin benzerini de.